Dokuz kadın hamamda erkek baskısını ‘yıkıyor’
Cezayirli yazar Rayhana Obermeyer tarafından kaleme alınan ‘Bu Yaşta Hala Saklanarak Sigara İçiyorum’ adlı oyunu Versus Tiyatro oyuncuları sahneye taşıdı. Dokuz kadın hamamda bir araya geliyor, erkek egemen bir toplumda yaşadıkları fiziksel ve ruhsal şiddet anlatılıyor. Eşitliğin vurgulandığı oyunda “Eğer ezilenin yanında yer alırsak sorun çözülebilir” mesajı veriliyor.
ERKUT TEZERDİ
Dokuz kadın, bir hikaye. Fatima, Aicha, Myriam, Keltoum, Samia, Zahia, Nadia, Louisa ve Latifa; sosyal yaşamları, umutları, aşkları farklı ama amaçları aynı. 16 yaşındaki Myriam, evlenme vaadiyle kandırılıyor, bunun üzerine ağabeyi onuru kırıldı düşüncesiyle kız kardeşine şiddet uygulamak istiyor. Myriam kaçıp hamama saklanıyor ama hamamdaki kadınlar onun varlığından habersiz bir şekilde sohbete başlıyor. Aşklar konuşuluyor, umutlar yeşeriyor, kadınlar var olma savaşı veriyor. ‘Bu Yaşta Hala Saklanarak Sigara İçiyorum’, erkek egemen toplumlarda baskı gören, her türlü şiddetin ablukasında kalan kadınların yaşamını tiyatroseverlerle buluşturuyor. Oyunun yazarı Rayhana Obermeyer, yönetmeni Kayhan Berkin. Toplumsal gerçekçi bir anlatıma sahip oyunda Ayşegül Yalçıner, Arin Sibel Arslan, Sinan Taştan, Çiğdem Aksüt, Burak Çiçek, Ebru Helvacıoğlu, Leman Aydın, Merve Kayaalp, Muhammed Ali Dönmez, Özlem Durmaz, Sennur Nogaylar, Sonya Dicle Akbaş rol alıyor. Oyunun oyuncularıyla konuştuk.
‘Bu Yaşta Hala Saklanarak Sigara İçiyorum’da Fatima karakterini oynayan Sennur Nogaylar, “Fatima hamamda çalışan bir kadın. Myriam’a acıyor ve yakalanırsa öldürüleceğini bildiğinden onu hamamda saklıyor. İlerleyen süreçte dokuz kadın hamamda bir başlarına kalıyor. Ardından içsel çatışmalar başlıyor. Ayrıca kimsenin bilmediği, yalnızca Fatima’nın bildiği çok trajik bir durum da söz konusu çünkü hamamın deposunda ağabeyi tarafından aranan Myriam’ı saklıyor ve bunu kimseye söylemiyor. Oyun, erkek egemen toplumlarda kadınların kadınlığını yaşayamamalarını hatta insan olamamalarını anlatıyor. Bedenleri, kararları kendilerine ait değil. Ruhsal ve bedensel şiddet görüyorlar. Travma yaşıyorlar. Örneğin Fatima’nın sekiz çocuğu var, kocası çalışmıyor ve 60 yaşında olmasına rağmen kocası tarafından her türlü şiddete maruz kalıyor. Sesini çıkaramıyor. Evi geçindiren de Fatima. Aslında mesele şu: Yumurta taşa düşse veya taş yumurtaya düşse olan yumurtaya olur. Ezilen her daim kadın” dedi.
Çiğdem Aksüt, oyunda canlandırdığı Zahia karakterinin her şeyi kabullenmiş bir kadın olduğunu belirterek “Zahia, toplumun dayattığı sert ve baskıcı kuralların dışına çıkmayı hiç istemiyor. Sosyal sınıf farklılıklarının olması gerektiğine inanıyor. Yorum yapmadığı gibi bu konu hakkında konuşmak da istemiyor. Maddi açıdan da en dipte. Doğru olanı böyle zannediyor. Onun yaptığı belki de ölüme yolculuk… Kadınlar hamama temizlenmeye ve fikir alışverişi yapmaya gider. Aynı zamanda ruhsal bir rahatlamadır. Bu nedenle oyunun yazarının hamamı tercih etmesi çok önemli. Hamamdaki tüm kadınların düşünceleri, geleceğe dair umutları, aşkları, aşkı yaşayış biçimleri apayrı. Erkek egemen toplumlarda kadınların ezilmesi gayet normal. Mesela mutsuz evliliğe sahip erkeklerin evine gitmemesi sorun değil ancak kadın için bu söz konusu olamıyor. Koca baskısı var, dayağı var, öyle ki baba evine dönse orada da farklı bir şiddet yöntemi var. Seyirci oyunda bunları izliyor. Role hazırlanırken de diğer ülkelerde neler var neler yok diye araştırma yaptım ve anladım ki kadınların ötelendiği toplumlarda durum değişmiyor, yalnızca kişiler farklılaşıyor” diye konuştu.
Oyunda Latifa’ya hayat veren Ayşenur Yalçıner rolünün detaylarını ve oyunun ne anlattığını şu sözlerle dile getirdi: “Latifa öğretmenlik yapıyor, çok mutlu bir evliliği var, kocasına aşık ama çocuğu olmadığından toplum baskısı da var üzerinde. Katı kuralları olan erkek hakimiyetinde bir çocukluk geçirmiş. O da bunu eğitime yönelerek değiştirebileceğini düşünüyor. İdealist. Eşitliğe inanıyor. Oyundaki her şey gerçek çünkü anlattığımız her şeyi aslında dünyanın her yerindeki kadınlar yaşıyor. Dokuz kadının her birinin yaşam hikayesi, sevdikleri, dedikoduları, sırları farklı fakat amaçları aynı: Herkes kadınlığını yaşamak istiyor. Ancak bu o kadar da kolay değil. Çünkü kadınların ailelerde ‘evden gönderilmesi gereken’ olduğu düşüncesi değişmediği sürece kendilerini de var etmesi imkansız, ezilmeye devam ederler.”
KURALLARI DEĞİŞTİRMEK ASLINDA ZOR DEĞİL
Yönetmen Kayhan Berkin oyundaki kadınların, erkek söylemleri üzerinden kendilerini var ettiğini söyledi. Berkin “Hamamdaki kadınlar erkek şiddetine maruz kalmış ama hepsinin tavırları, ifadeleri erkekleşmiş. Oyunun söylediklerinden biri de bu. Çünkü böyle baskıcı toplumlarda kadınların da tam olarak kadın olması zor. Dokuz kadın erkek şiddetinden muzdarip ama kavgaları hatta birbirine hava atmak şekilleri bile erkekçe. Kuralları değiştirmek de aslında zor değil çünkü bunları rahat bir şekilde konuşabiliyor ve sahneye taşıyabiliyoruz. Ancak bazı ülkelerde konuşmak dahi yasak. Eğer biz ezilenin yanında biraz daha yer alabilirsek sorun çözülebilir. Oyunda da bu mantığı gerçekçi bir oyunculukla anlatmaya dikkat ediyoruz” sözlerini kaydetti.