Woyzeck / Evrensel Gazetesi / Serhan Erbek Eleştiri Yazısı
Georg Büchner’in 1800’lü yılların başında yazdığı Woyzeck, bu sezon Versus tiyatro ekibi tarafından Kayhan Berkin’in rejisiyle sahnelenmektedir. Oyun bir kasabada geçer. Woyzeck rütbesiz bir askerdir. Kazandığı para onun hayatta kalması için yeterli değildir. Daha fazla para kazanmak için, yüzbaşının traşına kadar bir sürü ayak işini yapar. Aynı zamanda doktor tarafından denek olarak kullanılır. Bundan dolayı sadece bezelye ile beslenmek zorundadır. Woyzeck ile Marie’nin toplumsal olarak onaylanan bir ilişkileri yoktur.
Serhan ERBEK
Georg Büchner’in 1800’lü yılların başında yazdığı Woyzeck, bu sezon Versus tiyatro ekibi tarafından Kayhan Berkin’in rejisiyle sahnelenmektedir. Oyun bir kasabada geçer. Woyzeck rütbesiz bir askerdir. Kazandığı para onun hayatta kalması için yeterli değildir. Daha fazla para kazanmak için, yüzbaşının traşına kadar bir sürü ayak işini yapar. Aynı zamanda doktor tarafından denek olarak kullanılır. Bundan dolayı sadece bezelye ile beslenmek zorundadır. Woyzeck ile Marie’nin toplumsal olarak onaylanan bir ilişkileri yoktur. Woyzeck, oyun boyunca sürekli Marie’nin evine gelip ona para verir. Marie bu parayla kendisine ve çocuğuna bakar. Woyzeck sürekli hallüslasyonlar görür. Marie’nin bando çavuşu ile ilişkisi olduğunu düşünerek önce onu, sonra kendisini öldürür. Oyun, Aydınlanma dönemiyle birlikte değişen dünyanın insan üzerindeki etkilerini anlatır. Yeni dünya, sınıfsal farklılıkların keskinleştiği, makineleşmenin hızlı ilerlediği, otorite biçimlerinin el değiştirdiği, geleneğin yok edildiği bir dünyadır. Değişen toplumsal düzen, istediği insanı yaratma peşindedir. Woyzeck ise bu dünyanın içinde kendini var edemeyen kişidir. Marie’yle birlikte bu dünya da bir çeşit dayanışma içindedirler.
Bilim, militarizm gibi sistemin farklı alanlardaki temsillerinin, bir baskı aracı olarak insanların üzerinde tahakküm kurduğunu görürüz. Bu baskılar sonunda kendini var edemeyen karakterler ölür.
Kayhan Berkin sahnelemedeki yorumunu,“Şiddetin nesnesi olan insanların aynı zamanda şiddetin öznesi olması durumunu bir çöplük/kâbus soyutlaması içinde ele alıyor” sözüyle anlatıyor. Berkin bu ileti bağlamında sahneyi bir boks ringine çevirir. İçinde bir sürü kutular ve aksesuarlarla bir çöplük ve kargaşa görüntüsü yaratır. Oyunda bu çöplüğün içinde yaşamaya çalışan insanları görüyoruz. Ana metinin kurgusunu bozarak, sahneyi sirk sahnesiyle açıyor. Sirk sahnesiyle bir oyunun başlayacağını söyleyerek, izleyiciyle arasına mesafe koyuyor. Şiddet kavramını eril gücün oluşturduğu saldırganlık üzerinden ele alıyor. Bu bağlamda sahnelemede karşımıza bando çavuşu ve yüzbaşı çıkıyor. Bir başka şiddet unsuru olan Doktor’un ise diğer karakterlerin üzerinde kurduğu tahakkümü ve zaman zaman uyguladığı fiziksel şiddeti görürüz. Marie’yle Bando Çavuşu, içinde arzunun olmadığı eril gücün şiddetini gösteren bir sevişme yaşıyorlar. Oyunda şiddete uğrayanlar ile şiddeti uygulayanlar arasında sınıfsal farklılıklar da var.
Yönetmen metnin kurgusunu değiştirerek ve küçük sahneler ekleyerek iletisini görünür kılmaya çalışmıştır. Kurulan bu şiddet dünyasının içinde eril gücün tahakkümünü, iktidar ve güç ilişkilerinin yarattığı saldırganlığı ortaya çıkarır. Bu dünyanın temsillerini grotesk bir anlatım biçimi seçerek, abartılmış tipler olarak sahneye taşır. Yüzbaşı şehvet düşkünüdür. Sürekli olarak diğer oyun kişilerine teması bize cinsel bir duyguyu hatırlatır. Yüzbaşı etek traşını bile Woyzeck’e yaptırır. Bando çavuşu boksör olarak yansıtılır. Yakışıklı ve güçlüdür. Sürekli olarak kadınlarla sevişen bir erkek imajı çizer. Fakat sevişme esnasında yücelttiği cinselliği tam tersi bir durumda görürüz. Doktor ise bilim adına iyi bir şey yapmaktan ziyade sürekli diğer karakterleri denetler ve onlara fiziksel olarak zarar verir. Karakterlerin bu grotesk anlatım biçimi aynı zamanda bu temsillerin alaşağı edildiğini de gösteriyor. Yaratılan abartı tiplerle otorite sağlayan kurumlarla alay ediliyor. Yönetmen Woyzeck ve Marie’de ise grotesk anlatım biçimini seçmiyor. Diğer karakterlere göre daha doğal bir anlatımları var. Onları bu şiddet dünyasının mağdurları olarak ayrı bir yere koyuyor. Bu şekilde bir ikili karşıtlık yaratıyor.
Sahnedeki alışveriş arabası, buzdolabı, Woyzeck’in başından aşağı dökülen çikolatalar, bisküviler tüketim toplumunun geldiği noktayı gösteriyor. Kapitalizmin çöplüğünde yaşamaya çalışan insanlar görüyoruz. Fakat yaratılan imgelerin hızlı geçişi zaman zaman bir yığılmaya dönüşüyor. Bununla birlikte oyuncuların doğaçlama yaptığı müzik bazen kakafonik bir tını yaratabiliyor.
Kayhan Berkin erkeklik normlarının ve hiyerarşik ilişkilerin dünyasında var olan şiddeti, cinsellikle iç içe geçirerek sahneye taşıyor. Baskının altında var olan, eril gücün oluşturduğu saldırganlık, grotesk bir anlatım biçimi tercih edilerek anlatılıyor. Bu anlatım biçimiyle kurgulanan şiddet dünyasında, gücün temsili gözükürken, aynı zamanda onlarla dalga geçip, alaşağı edildiğini gösteriyor.
Versus Tiyatro tarafından sahnelenen Woyzeck’i, sezon boyunca Şişli Black Out Sahnesi’nde izleyebilirsiniz.